Üniversitem bana, her zaman farklı disiplinlerle ilişki içinde olmayı öğretti
Bursa’da liseyi tamamladıktan sonra yolum BİLGİ ile kesişti ve böylece bundan sonraki yaşamım adım adım şekillenmiş oldu. O zamanlar Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü, Türkiye’de yeni ve merak uyandırıcıydı. Bölümün içine girdiğimde, yeni olan bu disiplinin pek çok farklı disiplinle birlikte düşünmenin önemini gördüm. Bu noktada BİLGİ’deki seçmeli ders sistemi sayesinde siyaset biliminden sosyolojiye, müziğe kadar pek çok farklı alanla tanışma olanağı buldum ve kendimi her anlamada donanımlı hale getirmeye çalıştım. Üniversitem bana, her zaman farklı disiplinlerle ilişki içinde olmayı öğretti.
BİLGİ’deki son yılımda bir yayınevinde çevirmenlik ve editörlük yaparak aynı zamanda iş yaşamına adım attım. Mezun olduktan sonra BİLGİ’nin “Okul için Değil, Yaşam için Öğrenmek” felsefesini yaşamıma adapte ederek sürekli yeni bir şeyler öğrenebileceğim, yeni işler yapabileceğim bir mesleğim olsun istedim. Bu dönemde başka bir üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans Programı’na başvurdum ve Karşılaştırmalı Edebiyat ve Kültürel Çalışmalar opsiyonunu Yüksek Onur derecesi ile bitirdim. Daha sonra farklı bir alana yönelerek Felsefe Anabilim Dalı’nda doktora eğitimime devam ettim. Okumak ve öğrenmek benim hayatta en sevdiğim şeylerdendi. Bunları sevmeyen birisi için akademisyenlik çok zor olurdu zaten. BİLGİ’de öğrendiğim gibi her zaman farklı disiplinleri birleştirmeye çalıştım ve doktora tezimde de bu anlayışı yansıttım.
Yüksek lisansım boyunca farklı konferans ve workshoplara katılarak akademi dünyasına iyice adım attım. Geriye dönüp baktığımda BİLGİ’deki günlerimin çok özel ve önemli olduğunu görüyorum. Öğrenirken aynı zamanda eğlendiğim ve kendini tanıdığım bu günleri her zaman ‘iyi ki’lerle anıyorum.
