Üniversite tercihimin ardında yatan başlıca nedenler hem akademik hem de sosyal beklentilerimdi. Aslında pek çoğumuz tereddütler yaşarız, ileride gerçekten ne yapmak istediğimize dair veya neyin bizi mutlu ettiği konusunda kararsızlıklar yaşarız. Ancak pek çoğumuz üniversitede bunları keşfedebilmeyi umarız. Geçmişime dönüp baktığımda hiç kuşku duymadan söyleyebilirim ki hayatımda verdiğim en doğru karar BİLGİ’yi tercih etmekti. Klişe nedenlere sığınarak söylemeyeceğim bunu. BİLGİ benim için bir okuldan daha fazlası. BİLGİ’de geçirdiğim dolu dolu yıllara şöyle bir baktığımda, zamanın bu kadar hızla akması gözümü korkutmuyor değil. Ancak kesinlikle gelecek kaygısından değil, BİLGİ’deki hayatımı ne kadar özleyeceğimi bildiğimden…
2015 yılında Reklamcılık Programı’na kayıt olduğumda başladı BİLGİ’deki serüvenim. Ortaokul ve lisedeki vasat eğitim hayatımdan sonra ilk defa derslerden keyif alıyordum. Gerçekten ilgimi çeken şeyleri dinlemek, bunlar üzerine tartışmak alışık olduğum o “okul” kavramını bana sorgulatmaya başlamıştı. Henüz daha ilk dönemimde, bölümümden bir hocamın beni yönlendirmesi ile ilk stajımı yaptım. Daha ilk senem bitmeden, IAB’de (Interaktif Reklamcılık Derneği) staj yapma fırsatı buldum. Aldığım teorik eğitimin yanı sıra, sektörün içerisinde geçirdiğim iki ay benim için unutulmaz bir tecrübeydi. Tabi ki henüz yolun başındayken yaptığım bu staj bana, akademik kariyerime nasıl yön vermem konusunda birtakım fikirler vermekteydi.
İlk senemi tamamladığımda şu an hayatımdaki en önemli arkadaşlıkları edinmeme fırsat tanıyan “BİLGİ Yaz Tanıtım Günleri”ne başvurdum. Stajım dışındaki ilk iş deneyimimi de bu sayede yaşamış oldum. Belki de bir insanın yaşayabileceği en eğlenceli iş ortamına burada tanıklık ettim. Farklı bölümlerden, apayrı karakter ve özelliklere sahip 120 kişilik bir ailenin içerisinde buldum kendimi. Kendi bölümüm dışından çok değerli ve kalıcı arkadaşlıklar kurdum. Şu an bütün çekimlerimizi beraber gerçekleştirdiğim, hatta iş kurmayı hayal ettiğimiz en iyi arkadaşımla burada tanıştım.
İkinci senemde Medya ve İletişim Sistemleri ile çift anadal programına başladım. Fotoğraf çekmekten zaten keyif alıyordum. Seçmeli olarak aldığım fotoğrafçılık dersi, Medya Bölümü’nde yaptığımız çekimler bana kariyerimde yapmak istediğim şeylere dair fikir vermeye başlamıştı. İkinci sınıfın ilk döneminde Reklamcılık öğrencileri olarak, “Addictive” isimli bir reklamcılık dergisi kurduk. İletişim Fakültesi’nin yardımı ile çıkardığımız bu aylık dergimiz ile sektöre dair bilgilerimizi gerçekleştirdik, röportajlar yaptık ve bu sektöre dair yazılar ele aldık. Kendi çabalarımız ile ortaya bir ürün çıkarmanın verdiği o başarı hissini ise burada tarif etmem pek mümkün değil :)
Aynı dönem Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir workshop’u kazanarak, ben ve Reklamcılık Programı’ndan 6 arkadaşım TBWA/İstanbul reklam ajansında eğitime davet edildik. Burada reklamcılık öğrencileri olarak, bir haftalık eğitimimiz sonucunda ajansa projelerimizi sunma fırsatı bulduk. Henüz ikinci sınıfın başında, Türkiye’nin en büyük reklam ajanslarından bir tanesinde pek çok kişiyle tanışma ve deneyimlerini dinleme fırsatı bulduk. Ajansın işleyişine en yakından tanıklık etmemizi sağlayan şey ise, hiç kuşkusuz ki henüz ikinci sınıf olmamıza rağmen BİLGİ’de aldığımız eğitim sayesinde o workshopta başarılı olmamızdı. Üniversitedeki ikinci senemde çalışan öğrenci olarak tanıtım departmanında çalışmamın yanı sıra, Reklam Grafiği dersi hocamızın yönlendirmesi ile Türk Havayolları’nın dergisi Skylife’ın 3 sayısı için fotoğraf çekme imkanı buldum.
Üniversitedeki ikinci senemin sonunda ikinci kez “Yaz Tanıtım Günleri”nde çalıştım. Üçüncü senemde ise, çift anadalımın yanı sıra Görsel İletişim Tasarımı Programı ile yandal programına başladım. Okulun televizyon programı RGB’de yer alarak canlı yayın deneyimi yaşama fırsatı buldum. Bunun yanı sıra geçtiğimiz senelerde JoyTürk Akustik programının da çekildiği Green Stüdyo’da çekimlerini gerçekleştirdiğimiz “10 Dakika” programı ile kendimi uzmanlaşmak istediğim alanda geliştirmeye devam ettim. Aynı zamanda benim için hobi olan bir şeyi ders olarak almak, gerçekten eğlendiğim bir uğraş üzerinden notlandırılmak benim için oldukça keyifliydi.
Medya Bölümü’nden hocamızın genel koordinatörlüğünü yaptığı Bozcaada Uluslararası Ekoloji Film Festivali’nde çalışma fırsatını yakaladım. Üçüncü senemin ikinci dönemimde ise BİLGİ’den bir hocamın yönlendirmesi ile PTOT Film Prodüksiyon ajansında 5 ay boyunca Post-Prodüksiyon stajı yaptım. Henüz öğrenciliğimi sürdürmekteyken, BluTv’de yayınlanan bir belgesel serisinin yapım aşamasında görev almak benim için oldukça önemli ve keyifliydi.
Her geçen gün kendime daha fazla katkı sağladığım, kendimi tanıdığım, yepyeni arkadaşlıklar kurma fırsatı bulduğum, dersim olmadığı zamanlarda bile sadece huzurlu ve keyifli vakit geçirmek için bulunduğum o kampüsü, çoğu ödevimin çekimini gerçekleştirdiğim santralistanbul Enerji Müzesi’ni, unutulmaz anılarımın olduğu E1 binası önündeki çimenlik alanı, kampüsün renkli ve eğlenceli köpeklerini, havasını, manzarasını, mezuniyetini, çalışanlarını, akademisyenlerini bu okuldan ayrıldıktan sonra çok özleyeceğimin farkındaydım. Pek çok şeyi fark etmemi sağlayan, bana hem akademik hem de sosyal anlamda ciddi katkısı bulunan, verdiğim en doğru karar olan bu okul iyi ki var.