Benim hikayem 2016 yılında uzun ve zorlu geçen bir sınav sürecinin ardından, üniversite sınavında İstanbul Bilgi Üniversitesi, İngilizce Öğretmenliği bölümünü kazanmamla başladı. Fakülteye ilk başladığımda çok heyecanlı ve bir o kadar da ne yapacağımı bilmez haldeydim.
Hayatımda yeni bir dönemin başlangıcıydı da diyebiliriz. Çünkü hazırlık sınavını başarıyla geçmiş ve kimseyle bir tanışıklığım olmadan kendimi geliştirmeyi hedefliyordum. Bir gün, hiç beklemediğim bir anda aynı ortaokuldan mezun olduğum bir arkadaşıma rastladım. Bana okulda daha aktif olabilmem için yol gösterdi ve onun sayesinde ilk olarak sınıf temsilciliğini üstlendim, utangaçlığımdan arındım ve daha sonrasında ise BİLGİ ELT Kulübü yönetiminde görev almaya başladım. Tabii bu esnada hep merak edip okumak istediğim ve okulun da öğrenciye sunduğu fırsatlarla, Psikoloji ile ufak bir yan-dal macerasına yelken açtım. Her şey çok çabuk ve beklemediğim halde hızlı ilerliyordu ve kendimi bir koşuşturmanın içinde buldum. Bu tatlı koşuşturma bir yandan, lise hayatıyla üniversite hayatının farklarını yavaş yavaş görmemi sağlıyor ve bu süre içerisinde kendimi en doğru koşullarda geliştirmemde yardımcı oluyordu.
Aslında çok da yabancı değildim BİLGİ Ailesi’ne. Bizim tanışıklığımız lise yıllarına dayanıyor. Yılda en az 2 kez olmak üzere okuldaki etkinliklere katılmaya özen gösteriyorduk. O zamanlar üniversite seçmenin önemini bilmiyordum ve aklımdan hiç geçmezdi BİLGİ’li olacağım… En hareketli ve en verimli eğitim hayatımı okul içerisindeki Görevli Öğrenci Programı’nda çalışarak geçirdim. Attığım her adımda doğru yerde olduğumu hissettiren ve geleceğimi şekillendirmeme yardımcı olan İstanbul Bilgi Üniversitesi ailesine teşekkür ediyorum.