İstanbul Bilgi Üniversitesi serüveni benim için 2012 yılında Reklamcılık Bölümü’ne girişimle başladı. Bölümümü çok seviyor, zevkle okuyordum. Hocalarım, arkadaşlarım hepsi ile birlikte kocaman bir aile olduk. İkinci senemin güz döneminde bir gün derse doğru yürürken okulumuzda yeni öğretim vermeye başlayan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü için yapılan mutfağı fark ettim. Öyle heyecanlandım ki kalbim inanın o an duracak sandım! Yemek yapmak benim için her zaman bir tutku olmuştu ama kendimi profesyonel anlamda geliştirme fırsatım hiçbir zaman olmamıştı. O an düşündüm, ya bu benim için bir işaretse, ya hayallerimi gerçekleştirmeme sadece üç adım uzaklıktaysam? O gün heyecandan derse gidemedim, onun yerine nasıl bu bölümde de okuma fırsatı bulacağımı düşünmeye başladım. Not ortalamam çift ana dal için yeterliydi ancak daha önce kimse Gastronomi ve Mutfak sanatlarıyla çift ana dal yapmamıştı.
Hemen bölüm başkanı olan çok sevgili hocam Dilistan Shipman'a bir mail gönderdim. Gönderdiğim mail profesyonellikten uzak ancak çok içten ve samimi bir maildi. Yemek yapmak konusunda hissettiğim tutkudan, hedeflerimden, ideallerimden bahsetmiştim. Kendisi gönderdiğim bu maile beni çok mutlu eden bir yanıt verdi ve benimle görüşmeyi kabul etti. İşte Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü bana kapılarını açmıştı, BİLGİ Ailem git gide genişliyordu. İkinci senemin sonunda Dilistan Hoca’mızın verdiği Tea and Coffee dersini almaya başladım bu dersin aslında hayatımı değiştirip, genç yaşta kariyer hayatıma atacağım ilk koca adım olacağından tabi ki habersizdim. Ders o kadar ilgi çekiciydi ki insanın büyülenmemesi imkansızdı. Bu derste sadece çay ve kahve hakkında bilgiler değil, farklı kültürler, törenler, inançlar ile ilgili bilgi ediniyor aynı zamanda dersi birlikte aldığınız International öğrencilerle vakit geçiriyor, onları tanıyor, kültürlerini bire bir deneyimleme fırsatı buluyordunuz.
Dilistan hocamızın her zaman konu ile ilgili sonsuz bilgi ve tecrübelerini bizimle paylaştığı ve bahsettiğimiz her çay ve kahveyi kendimiz yapıp, tattığımız, üzerine yorumlar yaptığımız bu ders artık benim için dersten çok kaliteli bir paylaşım grubu olmuştu. Senenin sonunda çay ve kahve kültürü, tadı, nasıl hazırlanması gerektiği ve ne şekilde içilmesi gerektiği hakkında o kadar çok bilgim vardı ki bunları insanlarla paylaşmalı, onları da bu deneyime ortak etmeliydim.
Birkaç ülke daha gezip, farklı kültürler çaylar ve kahveler denedikten ve kendimi biraz daha geliştirdikten sonra 2016 senesinin Eylül ayında Kayışdağı'nda bulunan KAFEİN UP'ın açılışını yaptık. Burada elliden fazla çay ve çay karışımları ile farklı çekirdek ve demleme yöntemleri kullanarak hazırladığımız, hazırlarken müşterilerimizi memnun etmek adına ev yapımı şuruplar ve şekerlemeler kullandığımız içine de biraz sevgi kattığımız çay ve kahvelerimizi şuan her biri ailemizin bir parçası olan müşterilerimizle buluşturduk.
Çay karışımlarımızın çoğunu kendimiz hazırlıyor, içeriklerini ise biraz gizli tutuyorduk, bu karışımlardan en çok beğenilen ve ilgi çeken çayımızın adını ‘’Dilistan’’ koyduk. Bu karışım o kadar çok beğenildi ki bir hafta içerisinde yüzlerce satmaya başladı.
Tabi ki sadece içmek olmaz, bu keyif işine güzel tatlar da eşlik etmeli dedik ve yine çift ana dal yaptığım Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünden almış olduğum Pastacılık dersi sayesinde her gün taze olarak hazırlanan tatlılarımızı da müşterilerimizin beğenilerine sunduk. Ben İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne Reklamcılık Bölümü’nden giriş yapan, ardından çift ana dal programı ile Gastronomi bölümüne kabul edilen Öykü Tanrıverdi. Tabi siz bana yemek yapabilen, çay, kahve ve şaraptan anlayan, güzel yemek yapılan bir mutfakta, güzel kalpli insanlarla, güzel kokularla eğitim alma şansı bulan Reklamcı da diyebilirsiniz…
İnsanlar ilk olarak bu yaptığımı anlamsız buldular ve Mutfak ile reklam yani pazarlama arasındaki mükemmel birlikteliği, bu iki farklı dünyayı arkanıza alıp yürüdüğünüzde ayak seslerinizin ne kadar da güçlü çıkacağını göremediler ama şimdi hepsi başardıklarımı takdirle izliyorlar. Ben bu serüvende yanımda olan; ailem, arkadaşlarım, hocalarım ve tabi ki hayatımı değiştiren, geleceğime yön veren Dilistan Hocama çok teşekkür ediyorum. Daha önümde uzun bir yol var ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde sahip olduğum ailenin bu yolda hep yanımda olacağından eminim.