O dönemde ailem ve çevremden başka üniversitelere kaydolmam konusunda telkinler gelse de ben kendi bildiğimi yapıp BİLGİ’yi seçtim. Geriye ve şimdiye baktığımda bu kararımdan çok memnunum
Hayatımın şekillenmesi 2002 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanmam ile başladı. Vakıf üniversitelerinin genel olarak yeni yeni ortaya çıktığı ve toplumda bu üniversitelerin kalitesine ve geleceğine şüpheyle bakıldığı bir dönemdi. Yine de BİLGİ, kısa sürede saygın bir üniversite olarak adından söz ettirmeye başlamıştı. O dönemde ailem ve çevremden başka üniversitelere kaydolmam konusunda telkinler gelse de ben kendi bildiğimi yapıp BİLGİ’yi seçtim. Geriye ve şimdiye baktığımda bu kararımdan çok memnunum.
Oldum olası fikir üretebileceğim, kalem oynatabileceğim bir meslek sahibi olmak istemişimdir. Hukuku seçmemenin sebeplerinden biri de buydu. Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra bir hukuk bürosunda avukatlık stajımı yaptım ve İstanbul Barosu’na kayıt oldum. Bu süreçte BİLGİ’den kopamadım ve Ekonomi Hukuku Yüksek Lisans Programı’nda yüksek lisans eğitimime başladım. Oradan da mezun olunca ara vermeden Londra’ya gittim ve hukuk doktoramı orada tamamladım. Daha sonra İstanbul’a geri döndüm ve akademisyen olarak çalışmaya başladım.
Beni buralara getiren olaylardan birisi de BİLGİ’de yüksek lisans dönemimde aldığım rekabet hukuku dersi oldu. Bu ders çok ilgimi çektiği için yüksek lisans ve doktora tezlerimi bu alan üzerine yazdım. Üniversite’nin yarattığı özgürlükçü ortam ve öğrencilerin vizyonunu geliştiren bir amaç gütmesini yaşamımın her alanında hissettim. BİLGİ’de aldığım eğitimin hem hukuk bilgisi hem de entelektüel açıdan beni ileriye taşıdığını düşünüyorum.