BİLGİ'nin Hukuk Kliniği derslerine verdiği önem bizler için çok değerli
Hukuk eğitimi her ne kadar pratik derslerle desteklense de teorik bilginin ağırlıkta olduğu bir eğitim. Doktrin tartışmaları, mevzuatın yorumlanması, Yargıtay içtihatları derken öğrenci, tüm bu soyut ve teorik bilgileri somutlaştıracak bir araca ihtiyaç duyuyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Kliniği dersleri tam da bu noktada öğrencinin imdadına koşuyor.
Bu yıl okulumuzdaki üç klinik dersinden ikisini almış bir öğrenci olarak mezun olacağım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Klinik derslerinin belki de en büyük katkısı, mezuniyetten sonra hukuk hayatımıza ne şekilde devam edeceğimize karar verme sürecinde bize büyük bir yol gösterici olmasıdır. Bir avukat müvekkilinin sorununu çözebilmek için ne kadar özenle araştırma yapıyor, dikkatle dilekçe yazıyorsa bizler de danışanımıza hukuki destek sunabilmek için aynı titizlikle çalışıyoruz. Böylelikle kariyerimize avukat olarak devam etmemiz halinde nasıl bir iş hayatımızın olacağına ilişkin fikir edinmiş oluyoruz.
Klinik dersi yalnızca kariyer anlamında değil, hayata bakış açısından da farklı pencereler açan bir ders. Ne yazık ki hukuki desteğe ihtiyaç duyan insanlara karşı önyargıyla yaklaşmak oldukça sık rastlanılan bir durum. Halbuki alelade bir kira uyuşmazlığı, küçük bir trafik kazası, hatta nişanlılık halinin sona ermesi gibi günlük hayatımızın içindeki birçok konu hukukla doğrudan ilişkili. En yakınımızın dahi bir gün mahkemeye işi düşebilir, bu olağandır ve bu durum o kişi hakkında olumsuz bir kanaate varmamıza sebep değildir. İşte klinik dersleri öğrencinin bu bilinci geliştirmesinde çok büyük rol oynuyor.
Öte yandan, nitelikli bir hukukçunun sahip olması gereken bazı beceriler vardır. Dil bilgisi bu becerilerden biridir. Türkçeyi, İngilizceyi (çalışılan alana göre bambaşka bir dil de olabilir, hiç fark etmez) ne kadar iyi kullanabilirsek meramımızı da o kadar iyi anlatabiliriz. Ayrıca iyi bir hukukçunun en karmaşık çözüm yollarını dahi danışanına en basite indirgeyerek aktarabilmesi gerekir. Çünkü muhtemelen danışan, bir hukukçu olmayacaktır ve kullanılan hukuki terimler onun için bir anlam ifade etmeyecektir. Keza aynı şekilde, danışan olayları ister istemez taraflı anlatır. Bu nedenle bizlerin bu anlatımı bir analize tabi tutup objektif gerçeklere ulaşmamız gerekir. Çünkü doğru çözüm yoluna ulaşabilmek için olayın tüm detaylarına doğru bir şekilde hakim olmak gerekir. İşte klinik dersleri tüm bu becerilerin geliştirilmesi konusunda eşsiz bir fırsat.
Genellikle bu saydığım ve sayamadığım daha birçok beceriyi avukatlık hayatımızın ilk yıllarında geliştirmek durumunda kalırız. Klinik öğrencilerinin bu anlamda çalışma hayatına daha önde başladığı kanaatindeyim. Mesela yaptığım yaz stajlarında, benden dilekçe yazmam istendiğinde bana verilen süreden çok daha kısa bir süre içinde dilekçemi yazıp teslim edebilmiştim. Çünkü nasıl araştırma yapmam gerektiğini, dilekçemi nasıl bir üslupla ve hangi formatta kaleme almam gerektiğini biliyordum.
BİLGİ’nin Hukuk Kliniği derslerine verdiği önem bizler için çok değerli. Gerek ilgi alanlarımıza göre farklı klinik derslerini seçebiliyor oluşumuz, gerekse bu derslerin işleniş şekli bakımından her öğrencinin muhakkak en az bir klinik dersini alarak mezun olmasını dilerim. Klinik derslerinin tüm hukuk fakültelerinde verilmesi nitelikli hukukçular yetiştirilmesinde çok büyük rol oynayacaktır.