Uğur Matban

Uğur Matban

Görsel İletişim Tasarımı Mezunu

BİLGİ'deki eğitimim beni iş hayatına daha öğrenciyken gerçek tecrübelerle hazırladı


Aslında her şey 2006 senesinde, alaylı olarak aşırı butik bir reklam ajansında stajyerin de stajyeri olarak işe girmemle başladı. Takvimler 2009’u gösterdiğinde ise kendimi İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümü yetenek sınavlarında buldum. Burssuz olarak girdiğim bölümümde, ilk senemde dereceye girip, Başarı Bursu kazandım.

Okuldaki ikinci yılımda, ürettiğimiz görsel çözümlemeleri neden öyle ürettiğimizi, tasarımın reklam ihtiyaçlarıyla hangi noktalarda örtüştüğünü, nasıl örtüştüğünü, tasarımcılığın reklamcılığın neresinde durduğunu daha da iyi anlayabilmek adına Reklamcılık bölümüyle çift anadala başladım. Ogilvy&Mather ve TBWA gibi ajanslar bünyesinde staj sürecimi tamamladıktan sonra öncesinde Publicis İstanbul’da, şu günlerde ise Rafineri’de sanat yönetmenliği görevimi sürdürmekteyim.

BİLGİ’de tamamladığım bölümlerin her ikisinin de, bir reklamcı adayı olarak yola çıkan şahsıma farklı farklı şeyler kattığını rahatlıkla söyleyebilirim. Görsel İletişim Tasarımı bölümüyle, iletişim kanallarının her türlü imkanlarını kullanarak bir iletişim problemine çözüm üretebilmek, Reklamcılık bölümüyle de -bir sanat yönetmeni olarak- üretilen görsel çözümlemelerin, marka tabiatıyla ve tüketici algısıyla ne kadar uyuştuğunu, ne derece çözüme yönelik olduklarını irdeleme refleksi kazanmak bunlardan sadece birkaçı. İletişim Fakültesi coğrafyasının geneline hakim bu model, sektöre girdiğimde karşıma çıkabilecek türden olumsuz hava koşullarına hızlı adapte olma fırsatı verdi. Karşılaşılan problemlerin çözümünü, gerçek brief’leri, gerçek üretim süreçlerini, gerçek fikir ayrılıklarını ve işimizi müşteriye bizzat sunup, gerçek yorumları sektöre atılmadan önce tecrübe edebilmeme imkan sağladı.

Hatta bu ajans hayatı simülasyonu öyle girdi ki kanıma, yeri geldi dersler bittikten sonra eve dönmek istemedim. Sizinle aynı şeylerden zevk alan, hayata karşı aynı beklentiler içinde olan, her şeyden önemlisi sizin gibi düşünen insanlarla aynı duvarlar arasında olduğunuz bir yerden ayrılmak oldukça zor. Bu sebepten ötürü de ayaklarım, reklamcılık dinamiklerini ve hizmet verdiğim markaları daha da iyi anlayabilmek adına, lisans eğitimimden sonra tekrardan BİLGİ’ye, bu kez yüksek lisans eğitimi için Marka Okulu’na götürdü beni.

Kazanılan güzel dostluklardan, kaliteli insanlardan ve sadece okuldayken değil, okul bittikten sonra da her ihtiyacım olduğunda kapısını çalabildiğim hocalarımdan bahsetmiyorum bile.